Bir İpek Böceği Hikayesi

Siz hiç ipek böceği gördünüz mü?
Hani yumurtadan çıktığı halinden kozasını örene kadar on bin kat ağırlığına erişen
Hani sadece dut yaprağı yiyen o kısacık hayatını kendi ördüğü bir ipek yumağına hapsederek , belki hayatının sonunu hazırlayan belki de yeniden hayat bulmak için kanatlanan bir ipek böceği.
Bilir misiniz bu böcekğin 4600 yıllık geçmişi olan bir servetin ilahi üreticisi olduğunu.
Bilenler bilir de ...
Ben yine de bilmeyenlere anlatmak için uzun ve meşakkatli bir yola çıktım.
Size bir sır vereyim mi
Bu yola çıkışımın asıl sebebi hiç kimsenin farkında olmadığı bir tehlikenin farkına varmaktı.
Düşünün toprağımın insanı yüzyıllarca ipek böcekçiliğinden geçimini sağlamış .Bu kaybolmak üzere olan milli servetimizin geçmişine bir göz atalım isterseniz.
Samandağ'da 1800 lü yıllarda gayri müslimler yaparmış bu mesleği
( bknz.musa dağda 40 gün) o zamanlar Samandağ her ne kadar ipek yolu üzerinde değilse de limanı (selevkia piera) nın verdiği avantajla avrupaya deniz yoluyla yapılırdı ipek ticareti.
Bu bölge iklimi ve dut ağaçlarının yüksek besin değerlerinden dolayı çok kaliteli kozalar yetişir.
Öyle ki dünyanın dörtbir yerinden tüccarlar Antakya (Antiochiya )'ya ipek kozası almak için gelirlerdi
Dilerseniz Çin in ipek sırrı nasıl çözüldü ona bir göz atalım
Geçmişi 4.600 yıla dayanan ipeğin ana vatanı Çin'dir
Yüzyıllarca gizli tutulan ipek böcekçiliğinin sırrını çözebilmek için gizli ajanlar yetiştirilerek çeşitli yöntemler denenmiştir fakat başarılı olunamamıştır.
ta ki Çin prensesi Kotan prensiyle evlenene kadar.
İpeğin ihtişamını Çin in dışında bulamayacğını bildiği için nedimeleriyle plan yapar.
İpek böceği tohumlarını saç buklelerinin arasına gizleyerek kaçırır.
Bundan dolayı iki ülke arasında büyük savaşlar olur.
Rivayete göre Anadolu'ya getirilebilmesi için de Bizans döneminde imparator Justinien tarafından Türkistan'a iki rahip gönderilir. İpek üretimini öğrenen rahipler özel olarak hazırlanan içi boş bastonlara gizledikleri tohumları Anadolu'ya geçirerek buradaki ipek böcekçiliğni başlatmış olur.
Eskiden Hatay'da ipek üretimi kutsal bir ayin şeklinde başlatılırdı.
Serin ve rutubetsiz bir ortamda bir yıl saklanan tohumlar
baharın müjdecisi anlamına gelen Hıdırellez haftasında bir gül ağacına asılırdı.
Ertesi gün, gün ışımadan evin en küçük kızı tohumları, evin en yaşlı kadınına teslim ederdi.
Yaşlı kadın tohumları bir kaç gün göğsünde taşır.
vücut ısısında hayat bulan yumurtalar beslenme odalarına alınırdı.
Hıdırellez kaması olarak anlatılan bu işlem, ne yazık ki kaybolmuş bir gelenek olarak, ipekle ilgili yapılan sohbetlere renk katan bir hikaye şeklinde kalmıştır.
Dünya'da ve Hatay,da önemli bir ihracat ürünü olan ipek
Son zamanlarda çeşitli sebeplerden dolayı ( ülkeye giren sentetik ürünler , zirai ilaçlamalar ) eski geçerliliğini kaybetmiş, dolayısıyla unutulmaya yüz tutmuş.
İşte Benim ve markam olan MADAM SETA İPEKÇİLİK in hikayesi burada başlıyor
.Bunca asırlık bir tarih topraklarımdan yok olamazdı. Her şeye rağmen ipekçiliği küllerinden yeniden yaratmalıydım.
Kapanan son fabrikayı açtırarak bu işe başladım.
Kısa sürede sosyal medya yazılı basın görsel basın ve radyo üzerinden ipeği tanıtmaya başladım
Kalite ve dürüstlükten ödün vermedim.
Memlekette Çin ve Hindistan dan ithal edilen ipek görünümlü ucuz ürünler de mevcut.
Fakat bu ürünler insan sağlığını tehdit edecek niteliktedir.
İpek öyle ucuz olacak kadar kolay elde edilmiyor
Önce
dutçululkla başlar ; dut olmazsa böcek olmaz
Yetiştiricilik(günde 4 defa taze yaprak vermek gerekir) İplik elde etme( bükme pişirme boyama ...)
Dokuma
Kaynatma...
Yani elinize geçene kadar en az 30 kişinin elinden geçer.
Bu da emek demek.
Dünya serveti olan bu mesleği yaşatmak korumak ve geliştirmek
için çıktığım bu zorlu yolda çocukları yoldaş seçtim.
Bir hikayeniz varsa ve nesilden nesile aktarmak istiyorsanız çocuklara anlatın.
zira çocuklukta öğrenilen güzel şeyler asla unutulmaz.
Tıpkı ipek böcekçiliğinin çocukluğumdan kalan en tatlı hatırası olduğu gibi.
Bu konuda gidebileceğim en son nokta neresidir bilinmez ama şimdilik 70 yılda yapılmayan tanıtımı çok kısa zamanda yaptığıma inanıyorum.
İşim çok Yolum uzun .
Ve diyorum ki HER TEN İPEKLE BULUŞACAK KADAR ÖZEL
Siz hiç ipek böceği gördünüz mü?
Hani yumurtadan çıktığı halinden kozasını örene kadar on bin kat ağırlığına erişen
Hani sadece dut yaprağı yiyen o kısacık hayatını kendi ördüğü bir ipek yumağına hapsederek , belki hayatının sonunu hazırlayan belki de yeniden hayat bulmak için kanatlanan bir ipek böceği.
Bilir misiniz bu böcekğin 4600 yıllık geçmişi olan bir servetin ilahi üreticisi olduğunu.
Bilenler bilir de ...
Ben yine de bilmeyenlere anlatmak için uzun ve meşakkatli bir yola çıktım.
Size bir sır vereyim mi
Bu yola çıkışımın asıl sebebi hiç kimsenin farkında olmadığı bir tehlikenin farkına varmaktı.
Düşünün toprağımın insanı yüzyıllarca ipek böcekçiliğinden geçimini sağlamış .Bu kaybolmak üzere olan milli servetimizin geçmişine bir göz atalım isterseniz.
Samandağ'da 1800 lü yıllarda gayri müslimler yaparmış bu mesleği
( bknz.musa dağda 40 gün) o zamanlar Samandağ her ne kadar ipek yolu üzerinde değilse de limanı (selevkia piera) nın verdiği avantajla avrupaya deniz yoluyla yapılırdı ipek ticareti.
Bu bölge iklimi ve dut ağaçlarının yüksek besin değerlerinden dolayı çok kaliteli kozalar yetişir.
Öyle ki dünyanın dörtbir yerinden tüccarlar Antakya (Antiochiya )'ya ipek kozası almak için gelirlerdi
Dilerseniz Çin in ipek sırrı nasıl çözüldü ona bir göz atalım
Geçmişi 4.600 yıla dayanan ipeğin ana vatanı Çin'dir
Yüzyıllarca gizli tutulan ipek böcekçiliğinin sırrını çözebilmek için gizli ajanlar yetiştirilerek çeşitli yöntemler denenmiştir fakat başarılı olunamamıştır.
ta ki Çin prensesi Kotan prensiyle evlenene kadar.
İpeğin ihtişamını Çin in dışında bulamayacğını bildiği için nedimeleriyle plan yapar.
İpek böceği tohumlarını saç buklelerinin arasına gizleyerek kaçırır.
Bundan dolayı iki ülke arasında büyük savaşlar olur.
Rivayete göre Anadolu'ya getirilebilmesi için de Bizans döneminde imparator Justinien tarafından Türkistan'a iki rahip gönderilir. İpek üretimini öğrenen rahipler özel olarak hazırlanan içi boş bastonlara gizledikleri tohumları Anadolu'ya geçirerek buradaki ipek böcekçiliğni başlatmış olur.
Eskiden Hatay'da ipek üretimi kutsal bir ayin şeklinde başlatılırdı.
Serin ve rutubetsiz bir ortamda bir yıl saklanan tohumlar
baharın müjdecisi anlamına gelen Hıdırellez haftasında bir gül ağacına asılırdı.
Ertesi gün, gün ışımadan evin en küçük kızı tohumları, evin en yaşlı kadınına teslim ederdi.
Yaşlı kadın tohumları bir kaç gün göğsünde taşır.
vücut ısısında hayat bulan yumurtalar beslenme odalarına alınırdı.
Hıdırellez kaması olarak anlatılan bu işlem, ne yazık ki kaybolmuş bir gelenek olarak, ipekle ilgili yapılan sohbetlere renk katan bir hikaye şeklinde kalmıştır.
Dünya'da ve Hatay,da önemli bir ihracat ürünü olan ipek
Son zamanlarda çeşitli sebeplerden dolayı ( ülkeye giren sentetik ürünler , zirai ilaçlamalar ) eski geçerliliğini kaybetmiş, dolayısıyla unutulmaya yüz tutmuş.
İşte Benim ve markam olan MADAM SETA İPEKÇİLİK in hikayesi burada başlıyor
.Bunca asırlık bir tarih topraklarımdan yok olamazdı. Her şeye rağmen ipekçiliği küllerinden yeniden yaratmalıydım.
Kapanan son fabrikayı açtırarak bu işe başladım.
Kısa sürede sosyal medya yazılı basın görsel basın ve radyo üzerinden ipeği tanıtmaya başladım
Kalite ve dürüstlükten ödün vermedim.
Memlekette Çin ve Hindistan dan ithal edilen ipek görünümlü ucuz ürünler de mevcut.
Fakat bu ürünler insan sağlığını tehdit edecek niteliktedir.
İpek öyle ucuz olacak kadar kolay elde edilmiyor
Önce
dutçululkla başlar ; dut olmazsa böcek olmaz
Yetiştiricilik(günde 4 defa taze yaprak vermek gerekir) İplik elde etme( bükme pişirme boyama ...)
Dokuma
Kaynatma...
Yani elinize geçene kadar en az 30 kişinin elinden geçer.
Bu da emek demek.
Dünya serveti olan bu mesleği yaşatmak korumak ve geliştirmek
için çıktığım bu zorlu yolda çocukları yoldaş seçtim.
Bir hikayeniz varsa ve nesilden nesile aktarmak istiyorsanız çocuklara anlatın.
zira çocuklukta öğrenilen güzel şeyler asla unutulmaz.
Tıpkı ipek böcekçiliğinin çocukluğumdan kalan en tatlı hatırası olduğu gibi.
Bu konuda gidebileceğim en son nokta neresidir bilinmez ama şimdilik 70 yılda yapılmayan tanıtımı çok kısa zamanda yaptığıma inanıyorum.
İşim çok Yolum uzun .
Ve diyorum ki HER TEN İPEKLE BULUŞACAK KADAR ÖZEL
Yorum Yaz
Eposta adresiniz gizlilik nedeniyle görünmeyecektir. * Argo , küfür veya hukuka aykırı yorumlar onaylanmayacaktır. Bu tarz yorum yapanlar hakkında yasal süreç başlatılacaktır.
Bu yazıya henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yapmak ister misin ?